Tag Archives: Kurumsal Yönetişim

Kurumsal Yönetişim

12 Kas

Kurumsal Yönetişim, “Corporate Governance” kavramı tüm dünyada yaygın olarak bilinen ve  son yıllarda çok daha fazla adını duymaya başladığımız bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

Günümüz iş dünyası koşullarında yeni bir şirket kurup büyümek ve farklı sektörlerde faaliyet göstermek oldukça zor ve komplike bir hal almış durumda. Değil yeni bir şirket kurup yönetmek,hazır kurulu düzeni olan şirketlerin bile ayakta durması ve yeni sektörlere yelken açması çok zor hal almış durumda.

İşte bu koşullar ile baş etmek ve hedeflere kararlı bir şekilde yürümek için şirketlerin dikkat etmesi gereken bir çok kriter mevcut.Bu kriterlerin en başında ise;

 

-Saydamlık

-Hesap Verebilme

-Sorumluluk Alabilme

-Adil olmak

gibi kriterler göze çarpıyor.

Bu kriterlerle bağlantılı olarak  Kurumsal Yönetişim, şirket sahipleri,şirket yöneticileri ve hissedarlar arasında ki ilişkilerin adil, saydam, hesap verilebilir temeller üzerine kurulduğu ve sorumluluklar başta olmak üzere tüm kuralların iyi tanımlandığı ve ayrıca verimliliği arttırmaya yönelik bir kavram olduğu ortaya çıkmaktadır.

Şirketler “Kar Etme ve Büyüme ” dürtüsü ile birlikte bir çok yeniliği uygulamak istemekte ve yeni pazarlara açılarak büyümeyi arzu etmektedirler. Şirketler arzu edilen bu hedefleri  gerçekleştirmek için yeni ortaklıklar,yeni anlaşmalar yapmak ,yeni kararlar almak gibi farklı yollara başvurabiliyorlar.

Bu büyüme isteği ile birlikte şirketler yönetim yapısını değiştirerek yeni yönetim şekilleri ve yöneticiler ile çalışmakta,ortaklık yapısını değiştirerek farklı şirketler ile birleşmeler yapmakta veya halka açık hale gelmektedir.Bunlar ile paralel olarak şirketlerin dikkat etmesi gereken en önemli nokta ise, faaliyet süreci boyunca etkileşimde olduğu tüm unsurlara karşı şeffaf,adil,hesap verebilir olmalarıdır.

Aslına bakıldığında istenilen ve yapılan tüm değişimler  “Kurumsal Yönetişim ” kavramını ortaya çıkaran önemli etmenlerdir.

Kurumsal Yönetişimin varoluş amacı ise , tüm bu yapılan değişikliklerden dolayı meydana gelen yeniliklerin getirdiği tehlike ve kriz ortamına karşı, şirketlerin ilk olarak sahiplerine sonra ortaklarına ve diğer etkileşimde bulundukları kişilere karşı bazı sorumluluk ve haklara sahip olduğunu hatırlatmaktır. Ayrıca küreselleşme ile birlikte dünya üzerinde meydana gelen ve iş dünyasını etkileyen krizlere karşı da şirketleri koruma amacı  güden bir anlayış şekli olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kurumsal Etkileşim kavramının en iyi şekilde işlemesi ve uygulanmasını sağlamak amacıyla belirli prensipler belirlenmiş ve SPK,İMKB,BDDK gibi büyük kurumların bu alanda çalışma yaptıkları görülmüştür.Ayrıca uluslararası düzeyde, OECD tarafından başlatılan çalışmalar sonucunda 1999 yılında “Kurumsal Yönetişim İlkeleri” yayınlanmıştır. Bu ilkeleri tanıyarak yazımıza son verelim;

Etkin Kurumsal Yönetim Çerçevesi Oluşturulması: Bu ilke ile birlikte,Kurumsal yönetim ,şeffaf ve kanunlara uygun olmalı ve farklı denetim, düzenleme ve yürütme unsurları arasında sorumluluk dağılımını açıkça yapılması sağlanmaktadır.

Pay sahiplerinin hakları ve adil muamele görmeleri ile temel ortaklık işlevleri: Bu ilke ile birlikte, bilgiye erişme ve ortakların genel kurulu yoluyla önemli şirket kararlarına katılmayı da içeren, temel ortaklık haklarının adil olarak belirlenmesi sağlanmaktadır.

Kurumsal yatırımcılar, pay senedi piyasaları ve diğer aracılar:Bu ilke ile birlikte,vekil sıfatıyla hareket eden kurumsal yatırımcılara özel bir vurgu yapmak suretiyle, yatırım zinciri boyunca sağlıklı teşviklerin olması ihtiyacını ele alınması sağlanmaktadır.Ayrıca şirketlerin farklı ülkelerde halka açılmalarına ve pay senedi piyasalarında adil ve etkin fiyat oluşumunun önemine ilişkin de yeni ilkeler içermektedir.

Menfaat sahiplerinin rolü: Bu ilke ile birlikte, şirketler ile menfaat sahiplerinin etkin işbirliğini cesaretlendirilmekte ve yasalar ve karşılıklı anlaşmalar ile tesis edilen menfaat sahibi haklarının tanınmasının önemini vurgulamaktadır. Bu bölüm ayrıca menfaat sahiplerinin bilgiye zamanında ve düzenli olarak ulaşmalarını ve haklarına halel geldiği durumlarda telafi elde etme haklarını desteklemektedir.

Kamuyu aydınlatma ve şeffaflık: Bu ilke ile birlikte,kamuya yapılacak açıklamaların temel alanlarını belirlemektedir, örneğin; finansal ve faaliyet sonuçları, şirket hedefleri, büyük pay sahipliği, ücretlendirme, ilişkili taraf işlemleri, risk faktörleri ve yönetim kurulu üyeleri.

Yönetim kurulunun sorumlulukları: Bu ilke ile birlikte,kurumsal stratejinin gözden geçirilmesi, üst yönetimin seçilmesi ve ücretlendirilmesi, önemli şirket elde etmeleri ile bölünmelerin gözetimi, şirketin muhasebe ve finansal raporlama sisteminin dürüstlüğünün sağlanması gibi hususların dâhil olduğu yönetim kurullarının esas işlevleri ile ilgili rehberlik sunmaktadır.

Umarım faydalı bir yazı olmuştur.

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalınız…

Kaynakça: https://www.oecd.org/daf/ca/Corporate-Governance-Principles-TUR.pdf

http://www.gokhansengul.org/kurumsal-yonetisim/

Reklam

PROFESYONELLERİN SIRRI

29 Oca

İşinizi yapmayı en çok ne zaman seversiniz? İşinizi sevmek her ne kadar değişen koşullar ve yorucu çalışma temposunda aklınıza çok sık gelmeyen bir kavram olsa da yaptığınız işe devam etmeniz ve başarılı olmanız aslında bu kavramdan geçmektedir. Öyle ki çoğu tecrübe kaynağının aktardığına göre 3 temel unsur yaptığınız işlerde sizi başarıya götürecektir; “Bilgi”, “Beceri” ve “Performans”. Aslında bu 3 temel kriter hem bir birleriyle ilişkili hem de kendi içlerinde başarıyı getiren detayları içeriyor. Bu detayları sebepleriyle anlamak da başarı için zorunlu bir süreçtir.

Öncelikle bilgiyi konuşmak gerekirse bilginin her şeyin temelinde ve her karar anının arka planında olduğunu görmezden gelemeyiz. Öyleyse sağlam işler ve doğru kararlar için doğru, tam ve tutarlı bilgiye sahipsek doğru kararlar verebilir başarılı olabiliriz. Peki, bilgiye sahip olmak, bilgiyi kullanmak ve yönetmek ne kadar kolay? Şüphesiz bilgiye sahip olmak için tecrübe etmek ve öğrenmek gerekli fakat başka tecrübe ve bilgi birikimlerinden yaralanmak daha kolay bir yol. Bu nedenle çok fazla tecrübeye sahip, bilgi birikimi olan toplulukların paylaşımıyla üretilen standart ve en iyi uygulamaların benimsenmesi ve uygulanması bilgiyi kullanmak adına güzel yollardan birisidir diyebiliriz.

Peki, beceri olmadan sahip olduğunuz bilgiyi kullanabilir misiniz? Bu her şeye sahip ve her şeyi bilecek imkâna sahip kişi ve organizasyonların üzerinde en çok düşündükleri, en çok yatırım yaptıkları konudur. İşinizde çok iyisinizdir, bu yeteneğiniz sizi bazı üst pozisyonlara taşımıştır fakat bilgiyi kullanma, iletişimi sağlama ve yönetimi sağlama beceriniz gelişmemiş ise çoğu şey eksik kalır veya yanlış ilerler. İşte bu nedenle çoğu kurumsal firma yöneticilerine bu konularda eğitim aldırmayı tercih eder. O zaman beceriyi kendimizde aramamız normal ve bu yolu da denediysek farklı yollar da bizi becerikli yapabilir mi? Bunun cevabı aslında yine çoğu zaman bir anda kendimizi bulduğumuz bilgi birikimi kılavuzlarında. Yani o kılavuz ve standartlara baktığınızda şunu görürsünüz; “Bir süreci yürütürken kullanılacak girdiler ve üretilecek hedef çıktılar vardır, hedef çıktıları elde etmek için girdileri işleyeceğiniz doğru araç ve teknikleri seçerek hızlı, kolay, doğru ve sağlıklı süreçler yürütebilirsiniz.” Bunu da öğrendiğimizi kabul edersek bize bu standartlar tarafından önerilen araç ve teknikler sahip olduğumuz bilgileri işleyeceğimiz bize beceri kazandıracak yardımcı unsurlardır diyebiliriz. Hatta gelişen teknolojiyle bilgi teknolojileri ürünleri yani yönetim bilgi sistemleri yazılımları neredeyse yeteri kadar becerikli olmamızı sağlayabilir diyebiliriz.

Tüm bunlar tamam ama sahip olduğunuz bilgileri becerilerinizle kullanıyorsunuz ama etkin olamıyorsanız hala eksik olan şey nedir? İşte bu noktada her şeyin üstünde ama her şeyin canlanmasını sağlayarak etkinlik katacak unsura, performansa sahip olmamız gerektiğini söyleyebiliriz. Bilgiye erişmek, beceriye sahip olmak çok kolay olmamalıdır hatta bilgi ve beceriye sahip olan kişinin başarı için önünde çabalaması, ilerlemesi ve engelleri aşması gerekecek uzun bir yol vardır. Bu uzun yolun mümkün olduğunca kısa sürmesi ve kolay geçilebilmesi için de performans göstermek yani çalışmak, konuşmak, dinlemek ve anlatarak ikna etmek gerekecektir.

Başarı için temel kriterler olarak anlattığım bu üç temel kriter artık yeni yapılan araştırmalar ve literatür çalışmalarıyla Yönetişim kavramı içerisinde hayat buluyor. Her konuda yürütülen çalışmalarda ayrı bir yönetişim yapısı söz konusu olabilirken tüm sektörleri ve çalışmaları kapsayacak şekilde yürütülen tüm projeler ve yönetilen kurumlar için Proje Yönetişimi ve Kurumsal Yönetişim kavramlarını artık daha fazla konuşmaya başlıyor ve altlarını her geçen gün daha çok dolduruyoruz.  Tam anlamıyla bizim için yönetişim, sahip olunan bilgi birikimiyle yazılmış kuralların oluşturduğu bir organizasyonda, becerileri geliştirilen insanların sürdürülebilir performanslarıyla başarılı işler gerçekleştirmesidir. Bu ifadenin ideal düzeye gelmesi için geçilecek aşamalar olduğu da aşikârdır. Bilgiye, beceriye sahip olma, beceriyi geliştirme ve performansını doğru şekilde kullanarak artırma konuları bir organizasyon için planlanması ve sistemli bir şekilde aşamalar halinde yürütülmesi gerekli konulardır. Yönetişim kavramının ideale yakın yerlerde uygulandığı yapılarda; tanımlı iş süreçleri işletilmekte, öğrenen, kendini kontrol eden ve sürekli gelişimle önleyici, düzenleyici çalışmaları yapan sistemler çalışmaktadır diyebiliriz.

Yönetişim kavramının her faaliyet alanı ve detayında, yürütülen işler için entegre bir aktivite olduğu düşünülürse proje veya iş yönetimi süreçlerinde gereksinim, zaman, maliyet, risk ve iletişim süreçlerinin etkin yönetildiği kabul edilebilir. Fakat etkin yönetimin, insanoğlunun hafıza ve kabiliyet limitleri içerisinde tam anlamıyla sağlanması, büyük, karmaşık ve zor işlerde geleneksel yöntemlerin çaresiz kalabileceğini kabul etmemiz gerekir.

Bu nedenle kazanılmış tecrübelerle oluşmuş bilgi birikimi ile tasarlanmış, teknolojinin sunmuş olduğu nimetlerle size üstün beceriler kazandıracak ve hızlı çalışmanızı sağlayacak bir yazılım, araç olarak işinizi kolaylaştıracak, düzenleyecek ve başarılı olmanız için gereken yardımı size sağlayacaktır.

Sonuç olarak; bizler her ne kadar işimizi severek yapıyor olsak da işimizi, en çok yaptığımız işler kolaylaşınca severiz. Kolaylaşan işler bize başarıyı getirir. Bu nedenle de sahip olduğu unsurları doğru yerde ve doğru şekilde kullanarak başarılı olan kişiler, profesyonellerdir. Ve profesyonellerin sırrı doğru araç ve gereçlerle yapılacak işi kolaylaştırmaktır.

Emre ALIÇ, PMP

Profesyonel Proje Yöneticisi